ey elleri yukarıda özgürlük çığlığı atan ergen ruhlu dostum,
zincirinin yetiştiği her yerde koşuyor musun?
sorarım sana: yıkılsın istediğin duvarları gidip gördün mü? sanki o duvarlar yıkılsa haberin olacak mı?
on metrelik tasma ipini kendi üzerine düğümleyip bir metreye düşürmemiş olsaydın söyle, ağlayacak nen kalırdı?
ideal kurban rolün için hürriyet arzusu masalına ihtiyacın var. o hayali hürriyet çizgisine erteleyebilirsin böylece tüm kişisel beceriksizliklerini. babadan, devletten, dinden ve patrondan yalvarır göründüğün haklar yarın elinde olduğunda ne yapacağını planladın mı?
ben sana özgürleşmeni söylerken kendini sınırsız bir uzaya, duvarsız bir çöle atmanı söylemedim ki. hem sınırların olmadığı yerde referans da yok; tanrıcılık oynamak için fazla hamsın, fazla yoz.
güç yumruğunu kaldırıyor, ona buna kafa tutuyorsun da kafa tuttukların öldüğünde, söyle sen ne işe yararsın? muhalifi olacağın bir statüko, didişecek komşular ve inatçılığın için zorbalar yokken, sen diye bir şey de yok.
aydınlanmanın birinci basamağına yakışan bir zafer işaretin ve dik kafalılığın olabilir ama aydınlanmak için ergenliğin bitmesi, diğer basamaklara çıkman da lazım gelir. orta yolcular senin saldırgan ruhun için mıymıntı görünebilir ama yukarıda da ispat ettiğim üzere sen diye bir şey yokken, ruhun da yok maalesef. olmayan bir şeye seslenir göründüğüme bakma, ben bazen böyle kendi kendimle konuşurum genç dostum.
yani demem o ki bağırmaktan gırtlağın henüz yırtılmamışken, alayına isyan ruhun seni doyuma yaklaştırmışsa ve sonraki basamaklar için yüreğin ve bilgelik arzun varsa ve kendin diye bir şeyi hala merak etmekteysen, istersen artık yavaş yavaş sana itidali öğretmeme izin ver.
hem itidaller sana mıymıntılarla eş görünüyorsa bilmelisin ki pişip çilesini çektikten sonra bir şeyleri tepmek yeğ. yoksa ona tepmek, terk etmek değil sekmek deriz biz, top gibi. top gibi olmamanı salık veririm sana.
radikalleşmek arzun için bir tavsiyem var, itidali, tam itidali vur tam ortasından. öyle bir ince saatçi ayarı yap ki kasa şifresi çözer bir hassasiyette ve bir ip cambazı gibi ya da bir radyo kanalı arayıcısı gibi ince ve keskin davran. işte bu ince ve keskinlikte radikalleş radikalleşeceksen. biz de radikaldik sen gibiyken; sen gibiyken ifratta hep bir büyü sezdik.
yorgun yaşlı kalbim on kere söylemek için fazla yorgun; enerjin yüksek, on kere oku bu altın öğüdümü ve kaderin sana armağan ettiği tasma ipinin nerelere gittiğini bir keşfet hele. hürriyet hep dışarı doğru değildir, içeride de özgürleşilir.
*omurga 2.etik 3.estetik acı aforizma ahlak akıl anlam aşk ben bilim cemiyet değişim doğa duygu edebiyat estetik etik evrim felsefe hayat insan kitap mimesis mutluluk nietzsche psikoloji roman sanat sevgi sinema sosyoloji söyleşi sürü tekamül tin us varoluşçuluk zeka çürüme ölüm özgürlük şair şiir şizofren
kanaatiniz nedir?