barış kelimesi gerçekten -neredeyse herkes için- pozitif çağrışımlara sahip. böyle kelimeler vardır. iyi, güzel, doğru, değerli, candan, samimi kelimeleri gibi yani… üzerinde pek düşünmemişizdir ama savunmaktayızdır.
yeri geldikçe yazıyorum, felsefi olarak iticidir “doğru” benim için. etik/estetik ikilemi hakkında çok yazdım. bu bir örnek tabii. bir kavramı ortaya atıp, hakkında konuşalım, dediğinizde aşağı zihinler mutlakiyetçidir. yani uzayda düşünür bir kavramı çıplakça. oysa her şeyi kavram çifti olarak görmeli. negasyonu nedir, zıddı hangisidir?
bu şuna benzer, “hayvan hakları” demek hoştur ama bunu dediğimize göre bir hak yiyen taraf var ve biz hayvanların hakkını hayvanlardan korumadığımıza göre bu hak yiyen taraf belli. yani bir şey demek, ne değildir demek ve ne dememektir? bunu bilerek kullanmalı.
barış… hem de “dünya barış” günü… dünyanın uzayla barışması, ufo’larla ya da evrenle barışması, diğer gezegenlerle barışması filan değil. adından da anlaşılacağı gibi tam elli bin yıldır gırtlak gırtlağa birbirimizi kesiyoruz, çalıyoruz, katlediyoruz, soykırım yapıyoruz, dövüşüyoruz. evet, aslında özetle bu, dövüşüyoruz. barış, o cins bir barış işte. dövüşüyorsan barışırsın. yani çimlerde oturup piknik yapana “barışın” denmez çünkü önce dövüşmek zorunda kalırlar.
savaşıyoruz. bazen tarafların biri daha haklı ama genelde ikisi de dipsizce haksız. yani bir hak kelimesi var bu sefer. nedir o? dünyada bir zamanlar bir mağara adamı mağaradan çıkıp çit çekmiş orada gördüğü bir tarlaya, işte güya o çiti çeken o mağara adamı olduğu için, orası onun olmuş oluyor ve o çitin içinden geçersen seni kesiyor. hak bu. sen de diyorsun ki, bu hak bana atalarımdan miras.
başta açık etmedim ama savaş kelimesinin bende çağrışımları pozitiftir. izah edeyim…
matrix reloaded’ta bir sahne vardı, seraph, neo’ya kim olduğunu sormak için onunla savaşır. neo, bunu niçin yaptığını sorunca cevap şudur: kimseyi savaşmadan tanıyamazsın. evet, öyledir. mutlu mesut bir çift bana hiç güven vermez. hep kavga eden kadar risklidir istikballeri hiç kavga etmeyenlerin. kavganı görmek isterim. kuyruğunda zehir mi var, ağzından vampir dişi mi çıkacak, ben nerden bileyim? yola çıkarsak da tanırım belki ama en sağlıklı yol savaşmak. tabii savaşarak sevişenler de var ki orası ayrı.
ikinci savaş da doğada. çarpışmak çarpışan tarafları zinde ve güçlü kılar. ceylanlar aslanlar yüzünden hızlı koşar ve aslanlar hızlı koşan ceylanlar yüzünden iyi avcı olur. ve böylece ikisi de gelişir. yani birileri hızlı koşmak zorunda olduğu için ceylan diye bir şey var ve yakalayan olsun için aslan çıkmış. yani bir yerde çatışma varsa, orada tekâmül de vardır. çatışmanın olmadığı yerde o mıymıntı huzurdan başka bir şey olmaz ki coşku, çağlayanların, huzur ölülerin duygusudur.
üçüncü savaş ve bence en önemlisi ve hiç bitmeyeni, vicdanlarımızda. evet, cemiyetler kendi arasında, cemiyet fert ile fertler kendi arasında savaşır ama en mühimi, ferdin kendi vicdanı ile arasında yaptığı. bu savaşı freud gibileri bilime, dostoevsky gibileri edebiyata taşımış. bu savaş, içimizdeki üç ayrı gücün, id, ego ve süperego’nun arasındaki boğuşma. yenensiz ve başlatansız bir savaş bu. çok eski meselelerden başlamış olan ve hep sıcak kalan mevzularla süren…
savaş tanrısı filminde öyle diyordu silah kaçakçısı, “asıl savaş içimde.”
hak ve adalet için, bir çocuk annesiz büyümesin, bir tavşan ormansız kalmasın için savaşılır hâsılı. hâsılı, yüzler gülsün için, daha güzel günler için ve -şairin dediği gibi- “şarabımızı vermek için üzüm gibi sıkılıyorsak” savaşılır.
ve, gidilecek tek ve son yerin bu ilk yerimiz olduğunu iyice anlayınca ve geri sayımın hiç durmadığı görülünce, eller sıkılır, barışılır. barışılır, insanlık ile doğanın ve cemiyetlerin birbirini boğazlaması bitsin de içimizdeki savaşı çözelim diye, barışılır.
yani bir gün küçük savaş biter, büyük savaş başlar.
dünya barış günümüz kutlu olsun.
(21 eylül’e ait)
*omurga 2.etik 3.estetik acı aforizma ahlak akıl anlam aşk ben bilim cemiyet değişim doğa duygu edebiyat estetik etik evrim felsefe hayat insan kitap mimesis mutluluk nietzsche psikoloji roman sanat sevgi sinema sosyoloji söyleşi sürü tekamül tin us varoluşçuluk zeka çürüme ölüm özgürlük şair şiir şizofren

kanaatiniz nedir?