içimde kıyısız, şekilsiz bir iç dil var. sana bir şey demek istersem, o bulanık dumana, bulabildiğim en yakın dış dil unsurlarını, sözcükleri seçerim de gırtlağımdan üflerim. anlam’ım kendisine en yakışan sözcük kıyafetine girmiş olur ama terzide dikilmiş gibi de değildir sanki. demek ki tüm demeler bir yanlış deme, teğet geçmedir. şiir dili müstesnâ. şiir, formunu îmâ formu olarak tutarak anlam’ı bozuma uğratmadan demek istemeyi başarır. yani keskin dilden anlam’a doğru eğilir, anlam’dan da susmamaya doğru. böylece ikisinden asgarî tâvizle demiş olur, demek istemiş olur.
şiir ve dil nazariyem budur.
*omurga 2.etik 3.estetik acı aforizma ahlak akıl anlam aşk ben bilim cemiyet değişim dolunay doğa duygu edebiyat estetik etik evrim felsefe insan kitap kötülük mimesis mutluluk nietzsche psikoloji sanat sevgi sinema sosyoloji söyleşi sürü tekamül tin us varoluşçuluk zeka çürüme ölüm özgürlük şair şiir şizofren
“dil nazariyem” için bir yorum