sizden özür dileriz

  • 2 dakikalık bir metin-

şu devrilmiş çınara bak; sıcağa, soğuğa, böceklere ve ağaçkakanlara dayandı tam bin yıl da insana dayanamadı. akrep gibi ininde korku ve kızıl şehvet ile boğulurken bütün bir çağım, doğruldum ve hastalığımı çağıma bulaştırdım.

şüphe et! hayat ve ölüm bundan daha güzel olabilir ve hayat da ölüm kadar çekilmez olabilir. yasak meyve yüzünden sürgün adasındasın ve yasak meyveleri burada bolca bulmaktasın. üstünde tepindiğin sulu kaygan etini devamlı oyalamazsan, özgürlüğü fark etmek zorunda kalır, helâk olursun. inanmak, inanmak zorunda kalmaktır özgürlükten beteri ve sen de mahkûm olduğun bin şey gibi inanmaya da mahkûmsun.

ah çocuklar… kendimizi tutamadığımız için varsınız. biz olmazsak siz olmaz ve tabiî ölemezsiniz de. ölmek için doğmak nasıl da zâlimce; üreyebilin diye üredik bizler. bizler, binlerce yıldır çekirge gibi talan edilmiş bir mavi çamur devraldık atalarımızdan ve yemin ederiz sizleri doğurmaktan başka bok da yemedik. sizden özür dileriz!

bak! nasıl da devrilmişim dolunay ışığında upuzun. ben soğuklar, sıcaklar ve böcekler ve ağaçkakanlara dayandım ama deviren yine başka bir insan oldu beni. bak! devrilmiş yerlerim yeni kökler saldı da bir solucan kadar, sürüngen kadar bataklığa âit oldum artık.

yüzlerinde güzel gülümsemeler olan kadınlar gördüm ve gözleri sulu suluydu. allah kas vermediği için güzel ve kurnaz olmak zorundaydılar. oldular da belki birini fark ettik ötekine kurnazlığımız yetmedi. dumanlar indi yukarıdan şehrimize ve bizler kendi yüzlerimizi bile tanıyamaz olduk. aynada gördüğümüz de yabancıydı bize on milyonluk metropollerde karşımıza çıkan şarap kokulu kadar.

“allah’ım bu dünyaya ben niye geldim?” suali, saçları beyazlamışların suali ki sırf bu suali bardaklara sormak için meyhanede toplandılar. cevap alan çıkmadı belki şimdiye kadar çünkü kadehi mikrofon olacak kadar evcilleştiremediler. evcilleşmedi kadehler.

ve yıkıntı ve krizler kadınları erken buldu, erkekleri geç; onlar da emekli olmak dışında bir boka yaramayan hayatlarını anlamak için camilere fırlattılar yaşlı bedenlerini. anlayamadılar.

hâkezâ hayat geldi geçti ve göz açıp kapayıncaya kadardı; kandı, terdi, gözyaşıydı ve bir avuç toprak kaldı kirlisinden.

*omurga 2.etik 3.estetik acı aforizma ahlak akıl anlam aşk ben bilim cemiyet değişim doğa duygu edebiyat estetik etik evrim felsefe insan kitap mimesis mutluluk nietzsche psikoloji roman sanat sevgi sinema sosyoloji söyleşi sürü tekamül tin us varoluşçuluk zeka çürüme ölüm öteki özgürlük şair şiir şizofren

kanaatiniz nedir?

%d blogcu bunu beğendi: