felsefe’den antropoloji’ye

  • 2 dakikalık bir metin-

felsefenin kafa yedirtme yeteneğinden söz edilir, doğrudur kısmen.

haddizatında ben macerama felsefe ile başlamadım. bilimle, bilhassa fizikle ilgilenmek insanı nedensel kılar. beni de kılmıştı. evet, meşgul olduğun konu hayatını, hayata bakışını, bazen de akıl sağlığını etkiler. bilim baştaydı ve o günler her şey birbirine bir zincir gibi bağlı görünüyordu. kişisel sorunlarım beni psikolojiye yönlendirdi. psikoloji ile meşgul olmak insanı gerçekten daha “sağlıklı” kılıyor ama etrafa da hep vak’a arama gözüyle, tasnifleme gözüyle baktırtıyor. kişi yaş aldıkça yetenekleri, problemleri ve kavrayışı da değişir; bu da ilgisini değiştirir. yani az evvel dediğimin tam tersi; ilgi hayatı, hayat ilgiyi değiştirir. felsefeye savruluşum öyle oldu. hep vardı ama bir dönem sadece o vardı. her yeri kapladı ve zaten müsait olduğum çıldırış kıyısı yaşantısına beni itekledi durdu. bir emniyet supabı olarak edebiyatı kullandım çünkü yalnızca orada nefes alabiliyordum. felsefede basınç arttıkça, meşgul olduğum edebiyatı sulandırdım ama artık çıldırtıcılığı katlanılmaz oldu. bilhassa felsefenin benim yaptığım cinsinin, varoluşçu felsefe’nin.

bıraktım.

bu kelime çok sert kaçsa da artık benim sorularımın cevapları orada değil. felsefeden alacağımı aldığımı düşünüyorum. yeni yol antropolojiye. insanı anlamak, oradan kendimi oradan da hakikat’i anlamak macerasının yeni durağı insan-lık tarihi. tarih demek isterdim ama değil çünkü fazla tikel, fazla taze, fazla sıcak ve yazının bulunuşu dediğin şey dünkü hadise. ben daha derin pınarların suyuna talibim; afrika’dan çıkışa, hatta  orrorin denen büyükanneye götürdüm başlangıcı, tüm resme bakıyorum.

bu bakış kendimi anlamakta iyi geldi çünkü felsefi bakış istemsizce her şeyi -nasıl desem- aşırı tümelleştiriyor. oysa en sağlam denen şeyin bir evrimsel geçmişi, bir dünü var. sözgelimi kant apriori kavgasını verirken bunun bir antropolojik varsayımlar silsilesinin neticesinde oturduğunu söylemiyordu, meseleye bir tümel olarak bakıyordu.

hasılı böyle… yeni yol antropoloji.

kanaatiniz nedir?

%d blogcu bunu beğendi: