ömrümde ilk kez bulutların üstünde bir yazı yazayım, dedim. “yüz ka” tâkipçisi olanlar bile böcek gibi görünüyor bu irtifâdan. görünmek için daha çok şişmanlamalısınız. evet, kayseri’den izmir’e giden bir tayyâredeyim. kaptanınız konuşuyor: hazır göklere, muhayyileye bu kadar yakınken -artık ne alâkası var ise- üç ilişki problemini bırakayım da uçayım çünkü bu yükseklikten ilişkiler daha net görünüyor. (burası maslow’un beşinci katından da yüksekmiş.)
bu dediğim üç şeyi en başta konuşmadan hiçbir feromona kapılmayın, insan neslini sürdürmeye çalışmayın, imza atmayın, yemin etmeyin. bu üç şeyin doğrusu, erdemlisi, iyisi olmaz; tercihtir! nokta.
ne kadar yapışacağız?
haftada bir şöyle bir selâm verme’den “bir elmanın iki yarısı olma”ya uzanan bir yapışkanlık tercihi vardır. yapışıklık tercihinizi partnerinize söyleyin ki ısınmak için soba arayan kirpiler sizi kanatmasın.
ne kadar kıskanacağız?
“kimle ne yaparsan yap” ile “buzdolabı kutusunun içinde yere bakarak yaşa” arasında bir skala var, mâlum. ayrıca beklenti kısmı ile yaptırım farklı olabilir; adâlet de nesi!
hangi dilde konuşacağız?
“her şey şahane de iletişim sıkıntı,” diye bir saçmalık olmaz. iletişim zâten ön koşul. imâ dili ve edebiyatı tercih eden “ben öksüreyim sen anla”cılar ile dümdüzcü netçiler hiç anlaşamaz. dil mühim…
bu üçü tamsa, harika. şimdi çocuk yapın.
“üç ilişki problemi” için bir cevap
[…] başlar. kafatasının kemiği işte böyle sıkılmaya başlar terli avuçlar ile!zannediyorum ki aşk yeteneği olanın varoluş anksiyetesi yeteneği de vardır ve birinden kaçarken ötekine tutulur.durduk […]
kanaatiniz nedir?