içimde kıyısız, şekilsiz bir iç dil var. sana bir şey demek istersem, o bulanık dumana, bulabildiğim en yakın dış dil unsurlarını, sözcükleri seçerim de gırtlağımdan üflerim. anlam’ım, kendisine en yakışan sözcük kıyafetine girmiş olur ama terzide dikilmiş gibi de değildir sanki. demek ki tüm demeler bir yanlış deme, teğet geçmedir. şiir dili müstesnâ. şiir, formunu îmâ formu olarak tutarak anlam’ı bozuma uğratmadan demek istemeyi başarır. yâni keskin dilden anlam’a doğru eğilir, anlam’dan da susmamaya doğru. böylece ikisinden asgarî tâvizle demiş olur, demek istemiş olur.
şiir ve dil nazariyem budur.
şiir nazariyem
