politik doğruculuk

yazan:

  • 2 dakikalık bir metin-

politik doğruculuk denen şeyin gelişimini ve tepemize çıkışını şu kısacık ömrümde gördüm. çok hassas konular olduğu için hassasça yazacağım. niyet okuması olmadan, yalnızca dediklerim ile yargılanmak isterim.

kutuplu günlerde ortada kalmanıza izin vermezler. nasıl ki 12 eylül’de sağcı değilsen solcuydun, apolitik olma şansın yoktu, şimdi de bazı konularda öyle. nâzik konularda radikal olmak zorundasın yoksa seni mevcut durum savunucusu bir vahşi yobaz îlân ederler.

feminizm, kadın haklarını savunma değil, bir çeşit kadın üstünlüğünün kabulüdür. bir birey feminist olabilir mi? olabilir. hiç îtirazım yok. kadın erkekten üstün diyebilir. feminist olmayabilir mi? evet. yo, derler işte. feminist değilsen bir çeşit kadın düşmanı oluyorsun. ataerkil değilim, diyen erkek düşmanı olmuyorsa, feminist olmayan da kadın düşmanı sayılmamalı. kadın haklarının peşinde olabilirsin, kadına şiddete karşı olabilirsin, nâzik olabilirsin filân ama “feminist değilim” deyince kadın düşmanı ilan edilirsin.

hayvanseversindir ama örümcek fobin vardır. var mı tuhaf bir şey? çok kişi tanıdım. kimse hamamböceğini öpmek istemez de kedilere bayılıyorsundur, örneğin ben. ama nedense konu kediler ve köpeklere gelince sevmek zorunda tutuluyorsun, yoksa türcüsün. ben kedileri severim de şu kurt/ayı bozması, insan yiyen vahşi köpeklerin metrolarda yatması bana pek korkunç gelir. bunu söyleyince de kızarlar. hayvansever demeyelim şuna, gelin kedi-köpek sever diyelim çünkü yılana, fareye, sivrisineğe, tarantulaya, çıyana ayıp oluyor. neticede kimse bir şeyi sevmemek zorunda olmadığı gibi sevmek zorunda da değildir, tercihtir.  

lgbt meselesi de fenâdır. ayaküstü freudçuluğa kurban gider. gay sevmem denemiyor artık. mecbursun yâni sevmeye. herkes özgür ama sevmiyorum, desek? yok, seveceksin. yoksa? yoksa sen gizli homosun. freud bu günleri görse oturur ağlardı. şu sevmek zorunda olduklarımız listesi de pek fenâ. yalnız işin garibi onu bunu sevmeyebiliyorum -meselâ vâliyi, cumhurbaşkanını, üst komşumu, eski karımı, kapıcımı- ama homoseksüeller olunca sevmeme hürriyetim uçup gidiyor. adım ayrımcı, ötekileştirici, bilmem ne oluyor. ortada kalma haklarımız azalıyor, görün. ya âşık ya düşman olacaksın.

vegan da öyledir. ben et yemeyi severim deyince linç ediyor tarîkat seni. ya şunu anlamıyorum, aslan doğada bir ceylanı avlarken doğal da insan olarak ben zekâm ile bir kilo kıyma alınca mı suçluyum? o zekâ aslanda olsa hepimizi perîşan ederdi. inek de öyle. kim zekiyse, güçlüyse, yiyen taraf o oluyor doğada. bunda ne var?

feministleri, gayleri, köpekleri sevmeyen etsever kaç kişi kaldı?

kanaatiniz nedir?

emre timur sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et