heterojen tavsiyeler

  • 2 dakikalık bir metin-

hayatımın uzun bir döneminde şu hatayı yaptım: homojen yaşamak!

tabii şimdi bu ne demek, değil mi? geçenlerde bununla ilgili tafsilatlı bir yazı yazmıştım ama bana çok şey kattığına inandığım heterojen yaşamın damağımda bıraktığı tat yüzünden yine bir şeyler deme ihtiyacı hissettim.

çok yönlü çalışan, çok yönlü gelişenler için altın değerinde olacak birkaç şey diyeyim ki bunları bana biri iki yıl önce dense çok işime yarardı.

aslında şöyle, diyelim ki spor yapmayı, kitap okumayı, sinemaya gitmeyi, gezmeyi, sosyal yaşamı ve sağlıklı beslenmeyi seviyorsunuz. yani bunların her birinin lüzumu için de uzun savunularınız var. hiçbirinden vazgeçemiyorsunuz. vazgeçemediğiniz için hepsini aynı anda planlıyorsunuz ve aslında hepsi yarıda kalıyor. ne tam şu, ne tam bu…  otur da bir plan yap, desek gerçekçi bir plan yapamazsınız çünkü plan demek us demek, us demek vazgeçmek demek ama siz sadece seçiyor, asla vazgeçmiyorsunuz. oysa -bugünlerde ikide bir dediğim gibi- seçmek, vazgeçmek.

verim nedir? elektriği verirsin ampule, bir kısmı ısı olarak kaybolur, kalanı ışık olur. yani senin gayen ışıkken hepsini ışık olarak alamazsın. yani muhakkak israf olur bir kısmı. işinde, gücünde, çalışmanda israf payını en aza indirmek için ne yaparsın? homojen yaşamak, her şeyi aynı anda yapmaya çalışmak demek. hiç yeterli derinliğe erişmeden her şeyden vasat seviyede az az yaparsın ve haftanın veya ayın sonunda kendini her şeyi yaptı sanırsın. oysa ortaya harika bir çorba çıkmıştır. karışık olmuşsundur ama en önemlisi işten işe geçerken unutma payı, konsantre olma payı, alışma payı denen bir israf yüzünden verimsiz çalışmış, işin aslı vakit kaybetmişsindir.

işin en ilginç tarafı birbiri ile alakalı olmayan konular bile homojen ilerlerken konsantre payı daima verim düşürücü etki yapıyor. yani kilo vermeye çalışan biri aynı zamanda ingilizce de öğrenmeye çalışıyor olsa, nedense ikisi de performans kaybediyor. tuhaf değil mi? ben derim ki haftalık veya aylık odağınız tek olsun. operasyon süresi boyunca her şey rölantide gitsin odağınız hariç.

bir kiloyu bir gün boyunca bin kere kaldıran vücut geliştirme şampiyonu gördünüz mi siz hiç? kasları beş ayrı odağa bölüp beş günde bir odaklanmaları tesadüf mü sizce? ilkine “volume” veya “frequency” ikincisine “intensity” denir spor dilinde. yani yeterli derinliğe arada da olsa ulaşamayan, gevşek işi istediği kadar yapsın, nafile.

mesela benzer kitapları arka arkaya okuyun, dil öğreniyorsanız içiniz dışınız o dil olsun, diyet yapıyorsanız ana işiniz diyet olsun, iki tavşanı aynı anda kovalamaya çalışmayın, ikisi de kaçıyor.

kanaatiniz nedir?

%d blogcu bunu beğendi: