bir hayalim var: kitap devleti

  • 4 dakikalık bir metin-

martin luther king’in o meşhur “bir hayalim var” konuşmasını hatırlayın. işte benim de bir hayalim var ama benimki siyahilerin hakları hakkında değil.

öncelikle şu söyleyeyim ki kitap okumanın faydalarını konuşmak ayıptır. ben hicap duyuyorum. yemek yerken ağzı şapırdatmamanın ve sokağı tuvalet olarak kullanmamanın faydalarını anlatmak gibi bir şeydir bu. “fayda” denen şey nemenem şeyse, bir ikisini söyleyeceğim fakat önce hayalimden bahsedeyim.

“kitap devleti” diye bir hayalim var. teorim şu ki bir ülkeyi en insani yöneten şey kitaptır. yazıyı bulana kadar milyonlarca yıl evrimleştik ve binlerce yıl sonra da matbaayı bulduk. işte doğanın en mütekâmil şeyi: insan beyninden insan beynine bilgi, duygu, bakış, fikir aktarmaya yarayan araçlar, kitaplar… bilgi, duygu, bakış, fikir beynin içinde elektrik sinyaliyken dile dönüştürülür de onu okuyanda aynı nöron aktivitesi ateşleniverir. sihir gibi… insana bakın… iyi-kötü, akıllı-akılsız, eğitimli-eğitimsiz, güzel-çirkin filan var ama kitapla haşır neşir olanla olmayan arasındaki devrimsel fark hiçbir ayrımda yok. beşeri insan kılan, insanı incelten şey nasıl yönetir bir devleti?

  1. ülke, kitap okuyan ve okumayan olarak keskin bir şekilde ayrılır. evet, yegane ayrımcılık bu olacak. kitap okumayı tercih etmeyen vatandaşlar sınır dışı edilmeyecek tabii ama oy verme hakkı elinden alınacak.
  2. okulda sadece kitap okuma alışkanlığı kazandırılacak. hiçbir şey öğretilmeyecek kitap okumaktan başka. eğitim on yıl olacak ve bu on yılın sonunda sadece kitap okuyanların geçebileceği bir sınav yapılacak. sınavda zamanla yarış filan olmayacak. böylecek hızlanmak değil yavaşlamak teşvik edilecek. iki saatte yüz soru cevaplanacak ve en çok kitap okuyan en yüksek puan alacak.
  3. üniversiteler bu puana göre alım yapacak. üniversitelerde meslek eğitimi dışında yan eğitimler olmayacak. bunun yerine yüzde ellilik bir kitap okuma eğitimi devam edecek. sözgelimi hızlı okuma teknikleri, imla, okuduğunu yazılı ifade edebilme gibi dersler…
  4. tüm toplu taşıtlar kitap barkodu ile çalışacak. böylece okumasa bile elinde bir kitap ile dolaşma teşvik edilmiş olacak. ayrıca aynı kitap ile bir aydan uzun giriş yapılamayacak. bu da hileciler için.
  5. ağaç kesmek, kedi öldürmek ve insan öldürmek eşit cezalara sahip olacak. verilen zararlar da öyle.
  6. sağlık sorunlarından dolayı kitap okuma engeli bulunanlar mazur görülecek. devlet, ücretsiz sesli kitap desteği verecek.
  7. her mahallede bir kütüphane olacak. kitap çalmanın cezası kütüphane temizliği olacak.  su, ekmek ve kitaptan vergi alınmayacak.
  8. çalışma hayatına bir aylık yoğun kitap okuma kampı için ara verenlere devlet maaş verecek. her çalışanın bu hakkı olacak.
  9.  kitap okuma alışkanlığı edinemeyenler kulüplere, okuma gruplarına, danışmanlara sevk edilecek. ücretsiz özel ders alabilecek.
  10. hapishanelerde düzenli kitap okuyanlar için ceza indirimi uygulanacak.
  11. tıpkı bebek bakıcıları gibi saatlik tutulan sesli kitap okuyucular olacak ve bu kendi başına bir meslek olacak.
  12. psikologlar, sosyologlar, öğretmenler devamlı kamu spotlarında görev alacak. kitap sevmeyenler kınanacak.
  13. devlet memurlarının günlük bir saatleri kitap okuma seansı olarak geçecek ve gevezelik edenler uyarılacak. üç kere uyarı cezası alan uzaklaştırma alacak.
  14. kitap sevdirme için gayret sarf edenlerin vergi cezaları, trafik cezaları, banka borçları hafifletilecek.
  15. kitap okuma alışkanlığı olmayanlar hiçbir yönetim kademesinde görev alamayacak. kitap bakanlığı kurulacak.
  16. kitapta yasak, sınır, sansür olmayacak. ne kadar sapkın, ideolojik olarak ne kadar uç olursa olsun herkes her kitabı okumakta hür olacak.
  17. kitap tartışma grupları teşvik edilecek belediyelerce ve akşamları ücretsiz çay-kahve eşliğinde kitaplar konuşulacak.

odanıza girip “aa ne kadar çok kitabın var… hepsini okudun mu?” diye soranların çoğu sanır ki kitap bilgi verir. kitabın asli görevi bilgi vermek değil. hocaların ağızlarından, internetten, eğitim platformlarından da o bilgileri alırsınız. kitap okumak bambaşka bir şey yapar. bakış verir o ayrı ama sizi koparmayı sağlar kalabalıktan. bu mühim. fazla geveze, fazla yapış yapış bir toplumuz. temel kitap okuyamama sebebimiz asla yalnız kalamıyor oluşumuz. tamamen sessiz ve yalnız bir anımız yok. bunun türlü cezalarından sadece biri aslında okuyamıyor olmak. kitap okumamak kendi başına bir neden değil, aynı zamanda sonuç da. yani bu sessizliği ve en önemlisi yavaşlamayı hiç yakalayamayan günümüz insanına verilmiş bir ceza. yavaşlayın, desen kimse anlamaz. işte kitap okumak ancak yavaşlayarak yapılabilen bir şey olduğu için eşsiz. ikinci bahane de dikkat dağınıklığı. bu da yanlış. dikkatsiz olduğun için okuyamıyorsun değil, hiç okumadığın için dikkatsizsin bu bir. ikincisi yine yavaşlamakla ilgili: hızlı kişi dikkatsizdir. devamlı koşturuyoruz. hiç susmuyoruz ve hiç durmuyoruz. zihnen, ruhen ve bedenen durmaya ihtiyacımız var.

iddia ediyorum ki kitap okuyan toplumda çocuk gelinler, kadın cinayetleri, trafik ihlalleri, her türlü şiddet eğilimi, cinci hocalar, uyuşturucu bağımlılığı azalır. dikkat dağınıklığı azalır, aile içi şiddet azalır, israf azalır ve kandırılma ihtimali azalır. televizyonlar kapanır, fena mı?

tüm bunlar birçokları için fazla hayalperestçe geliyor ama yanlıyorsunuz. fazla fanatik bir toplumuz. her problem fanatizmle çözülüyor. kitap okumak fanatizmi köreltir. ikincisi öfke patlamalarını çözer. üçüncüsü depresyonu azaltır. duygu kontrolü değil mi tüm sorunlarınızın kökeni? daha kültürlü olma kısmına hiç girmiyorum bile. mağara adamlığımız incelir işte, fena mı?

okuyun!

bu hayali birlikte kuralım!

“bir hayalim var: kitap devleti” için bir yorum

  1. Emre Timur maddeleri ağır olsada güzel bir noktaya değinmiş. Kitap okumaya zaman ayırmak yalnız kalabilmek cesaretidir. Zaman yavaşlar, öfke kontrolü ve algılarımız artar. Ayrıca Alev Alatlının bahsettiği lanetli hastalık ‘afazi’ kitap okumayanların kapısını Covid gibi tek tek çalacak (sanılmasın ki insanları öldürmez, toplumsal cinayetler savaşlarda milyonlarca insan ölüyor). Kelimelerin anlamını bilmeyen unutan insanlar aynı şey üzerinde gereksiz ve bir sonuca bağlanmayan kısır döngülü tartışmaların içinde hayatlarını ziyan edeceklerdir.Bu bağlamda dilin kadar düşünebilirsin sözü oldukça anlamlı. Ya değilse gözünü kapattığında zengin düşler hayaller görmek yerine rutin hayatının iğrenç yansımasını görürsünüz.

kanaatiniz nedir?

%d blogcu bunu beğendi: