eftelya

  • 2 dakikalık bir metin-

o gün… eftelya… ah eftelya… o gün seni okul çıkışında izledim. yemin ederim söyleyecektim. sana aşığım diyecektim. seviyorum diyecektim. haftalarca prova ettim bunu. o çocuk kalbimin içini tamamen dolduran sendin. varsa yoksa sen… o kocaman gözlerin hep içimdeydi. düşümde ve uyanıklığımda… tüm derslerde, ben tahta yerine sana baktım. teneffüslerde… he yerde… ve hep seninle bir gelecek hayal ettim. ip atlayışını izledim, gülüşünü, utanışını, ağlayışını… ilk dualarımı senin için ettim. hep seni istedim ve hep sen tarafından istenmek istedim. işte o gün… o gün seni izledim okul çıkışı. tenhaydı gittiğin yer. ben de sana rahatça diyecektim güya. seviyorum deyip kaçacaktım. adını avcuma yazdığımı gösterecektim. bir kâğıda kalp çizdim, verecektim. kırmızı bir kâğıt, kokulu… sonra… o iki adam… o mahlûklar etrafını sardı. onlar büyüktü ve büyüklere ses edilmezdi. önce bağırmak istedim. sonra dondum. bilmiyorum işte, dondum… gördüğüm şeyleri ilk defa orada görmüştüm. hayatımda çektiğim en büyük acı onları izlemek oldu. yaptıkları şeye dimağım hiç anlam veremedi. anlamadım. hiç anlamadım. korku her yanıma hükmetti sonra. tek kelime de edemedim. arkamı dönüp kaçtım. gece hiç uyuyamadım. sabah okulda seni göremedim. hasta olmuş dediler. sonraki hafta ölmüş dediler. suda bulunduğun da öğrenciler arasında konuşulur oldu. kadıköy’ün denizine atmışlar… gece vakti… kim bilir nasıl acı çektin. nasıl üşüdün kim bilir… kim bilir kaç dakika sürdü ölümün! ve okul formanı sıranın üstüne koydular. bir de mum dikildi; bir hafta yandı. ortanın en önünde, üç kızın en solundaki kız… eftelya… o artık yoktu. teneffüslerde gizlice önlüğünü kokladım. eftelya kokuyordu. ve acı… acının kokusu mu olur? vardı işte. hiç unutmadım o günden bugüne acının kokusunu. ilk sigaramı yaktım; o da sen kokuyordu. o korkaklığımı da hiç kimseye söylemedim. söyleyemedim. uzun haftalar boyunca kâbuslar gördüm. aylar boyunca da uyuyamadım. ve yıllar… yıllardır çığlığın kulağımda. son yıllarda azalmıştı. ama hastanede yatarken tekrar başladı. hiç aralıksız çığlık duyuyorum… yemin ettim ben o yıllar. deli gibi çalışacak ve güçlenecektim. ne için? kim için? eftelya gittikten sonra neyin ne hükmü var ki? ah eftelya…

senden çok özür dilerim! affetmeni değil, acımanı istiyorum. çünkü ben kendime bunu yapıyorum.”

bir şiir daha okudum:

babasız geçen bayramlardan daha fenâsı var. gebe bırakıp giden, tuttuğum sigarayı reddeden var. her şeyin doğrusunu, iyisini, güzelini geçtim. sevginin en piçini, alevin kibritsizini seçtim. tut ki işkencelerin sonuncusu ümit olsun, düş olun. yeter ki düşüme düşen işkencede erimiş mum olsun.

(ötekiler’den)

kanaatiniz nedir?

%d blogcu bunu beğendi: