gece odada portmantoyu canavar sanırsın. baktıkça,
varsayım
şüphe
sanı
inanç
kesin inanç
olur. paranoya aslında budur. noktaların arasına hayâlî birleştirici çizgiler atarsın, sonra da bunu yaptığını unutur, görüyorum sanırsın. yâni kendi varsayımını görmeye de başlarsın.
unutmayın, inanç kendisini ispat edici, doğrulayıcıdır.
işin tabiî biyokimyasal ıvır zıvırı da var ama şüpheci nasıl kurtulur şüphesinden? ya da şüphe mağduru şüpheciden?
sanırım sıkı bir sifon çekişin ardından sıfıra dönmeli, “kanıt” sanılanların şüpheci tarafından inanç, şüphe, varsayım ataması olduğu fark edilmeli. inanç ile değil saf duyu ile, göz ile, kulak ile bir resim çizilmeli ki bu resim genelde siyah beyaz ve ruhsuzdur.
ve de anlamsız.
hep dediğim gibi, anlam aslında yok; o bizim serptiğimiz bir baharat yalnızca.
paranoyak kişilik tipi ve bozukluğu da var ama bu işin ifratı paranoid şizofreni.
tâkip edildiğine yemin eden ve kanıtlar düzen birini nasıl iknâ edersiniz?
şüphelenilen sizseniz vay halinize! hayat yemin etmekle geçer mi? kaçın!