hayat… hayatta kalıyoruz veya yaşıyoruz. ölüm… ölüyoruz… var mı farkı? zıt anlamlı gibi dursa da ölüm ve yaşam bir nevi eşanlamlıdır. “yaşıyorum” demekle “ölüyorum” demek arasında fazla fark yoktur çünkü ikisi de bir ömür sürer. yetmişinde mezara girmiş birisinin ölümü yetmiş yıl sürmüştür. can çekişmesi de.
ölüm, dört dehşetin ilki ama herkesin krizi farklı olur. kimisi için özgürlüğe mahkûmiyet zorken, kimisine ölüm fikri zordur.
en kabul etmiş görünenlerin bile belirli bir oranda derinlere gömdüğü, yüzleştiği veya yaklaştığında haftalarca kâbusunda gördüğü beyin sivilcesi işte budur: ölüm!
korkunçtur çünkü planlarımıza kayıtsızdır.
moralli gencin ölümü çok yıkar bizi çünkü o bile ölebiliyorsa bizim gibi içi geçmişe neler olmaz?
kaçmak için yaptıklarımız arasında en yaygını âşık olmak olabilir ki yarattığı illüzyon başka şeyde yoktur ve en etkili uyuşturucu, en etkili susturucudur. âşık oluruz; ne ölüm kalır ne şu ne bu…
ölüm anksiyetesinden en yaygın kaçış biçimi evlenmek ve çocuk yapmaktır ki sizi hatırlamakta olan bir kandaşınız sizi bir nevi ölümsüz kılar ve siz ölseniz bile toprağınızı sular, sizi anar. çocuk, ölümü unutturur. biri değilse de dört beş tanesi hayatı bile unutturur.
resim yaparsın, müzik yaparsın, roman yazarsın izin kalır, fotoğrafın kalsın diye çekinir durursun, beyazlarını kapatırsın, kırkından sonra bıyığını kesersin, yetmişinde ruj sürersin ve ölüm bir nevi dağılıverir.
hayat tamamlandığında, ölüm korkunçluğunu yitirir, der nietzsche. gidin ve yaşayın. sevin, sâhilde çıplak koşun, yağmurda ıslanın, yardım gönüllüsü olun, gezin, sırtınıza ejderha dövmesi yaptırın, balkondan bağırın, ellinizde okul okuyun, altmışınızda dağa çıkın, sokakta deli tâklidi yapın, yirmi yıldır sakladığınız şiirleri gün yüzüne çıkarın, çocukluk aşkınızı arayıp îtiraf edin, sokak şarkıcılarının önünde dans edin.
şu illüzyondan kurtulun: doğarız, büyürüz, yaşlanıp ölürüz. hayır! ölüyken doğarız, yaşamın en keyifli, en lezzetli, en orta yerinde de küt diye yığılırız. yaşam bu yüzden güzel. ölüm sürpriz olmasa yaşam da tatsız olurdu.
korkmayın, ölümü tattık ama hayat hâlâ giz.
hayat sadece ölümden sonra değil, öncesinde de var. inanın, yaşayın!
ölüm
