dilimin çok ağır olduğunu düşünenler oluyor. bu yorumu en çok us kitabımda aldım ve en sade yazma çabasında olduğum kitabımdı. oysa mesele çetin, fikir derin; dil ne yapsın? bir kitapçıda felsefe rafına gidiniz ve rastgele bir kitabın ortasını açınız, anlarsınız.
kitap böyle bir şeydir arkadaşlar. düşündürme ödevi var. tatil olan, sırt masajı olan şeye kitap değil, dizi denir. rahatlamak isteyen pandemiden sonra masaj salonlarına gitsin; rahatlamak için kitap okunmaz.
türkçenin yüz yıldır çektiği ıstırabı ve okuma oranlarımızı düşününce normal de geliyor bu tepkiler. okuduğunu anlamada dünya sonlarındayız. anlamıyoruz, öyleyiz.
daha dünkü yazarımız peyami safa’nın kitaplarının altında sözlük var, sözlük! bu bir utançtır. karalayasım geliyor. arapça, farsça, latince, fransızca ve son dönemde ingilizceden sözcüklerimiz var ve bu bir fakirleşme değil, zenginleşme. nutuk okuyamıyorsun orijinalinden, refik halid karay okuyamıyorsun, necip fazıl kısakürek kezâ.
günler beş kelime: günaydın, görüşürüz, aynen, kaça, tamam.
ikinci dil öğrenmekten filân bahsediliyor da önce birinci dili mi öğrensek? çeviri kitaplardan ve sığ kelime dağarcığı ile yazılmış yakın dönem romancıklarından uzak durun. açın, kendi dilinizi okuyun.
bazıları şeytan görmüş gibi bakıyor bin yıllık kelimeye. “muzaffer, misal, hasret” gibi kelimeler bunlar. yoksa felsefe terminolojisinden bahsetmiyorum, tinler, erekler… akıl almıyor. “bahsi değiştirelim,” diyorsun, bön bön bakıyor yüzüne. biz mi yaşlandık, ne yaptık? bunu yapanlardan bazıları öğretmen… çocuklarımız bunlara emânet. dil bilmeyen ne bilir, ne öğretir?
sonra eş anlamlı sözcük, bir safsatadır. “şişko, şişman”; “şahsiyet, kişilik, karakter” aynı anlamda mı? dil zevki, kullanılacak yerler aynı mı? elemeyin sözcükleri. varsa lüzumluymuş da var olmuş.
demem o ki yerlerde sürünen okuma oranlarımız ve can çekişen metin anlama kabiliyetimiz, bana kalırsa kültürde geri kalmamızın başat sebebidir. kırk üniversite bitirmeniz şart değil; dil, kültürün kendisidir. dil, beyindeki en kompleks şey ve hayvandan ayıran ana şey. hiç değilse alzheimerdan korunmak için dilinizi öğrenin.
“dil ve kelime” için 4 cevap
[…] da susmamaya doğru. böylece ikisinden asgarî tâvizle demiş olur, demek istemiş olur.şiir ve dil nazariyem […]
[…] ucunu sanata kıvırır bırakırım. onu gören anlar benim ne çektiğimin rengini. dil… ah dil… ne onunla ne onsuz. onu bilen, her şeyi bilir.“iyi edebiyatçı” kimdir, anladık mı […]
[…] sana bir şey demek istersem, o bulanık dumana, bulabildiğim en yakın dış dil unsurlarını, sözcükleri seçerim de gırtlağımdan üflerim. anlam’ım kendisine en yakışan sözcük kıyafetine […]
[…] dil ve kelime […]
kanaatiniz nedir?