cehennemde cennetler

  • 2 dakikalık bir metin-

hayat, aralıklı mutluluk anları ve geneline yayılmış bir acı ve sancı değil mi? hayat bayat, kuru, yavan yanlarıyla alışıldık ama ani sürprizler ile şaşılası değil mi? hayat, cehenneme verilen cennet molaları değil mi?

bazı anlar vardır -hiç yaşadınız mı- yaşarken çok eşsizdir, nadidedir, özeldir, güzeldir ve zirvedir. bu zirveleri görüş, sonra oralardan düşüş hiç unutulası değildir hani… hiç yaşadınız mı, ellerinizde tuttuklarınız, kokusunu duyduklarınız ve o an konuştuklarınız, güldükleriniz ve hatta ağladıklarınızla cennetin memelerinden emiyor gibisinizdir mutluluğu… kimi anları çekip getiresiniz gelir tekrar maziden. yok olup gittiğine inanmazsınız; o hala dimağımın, belleğimin ve ruhumun bir yerlerinde sıkışmış, koku vermektedir… onu çeksem geri gelecektir, geri gitmek üzere gelecektir ama neticede, gelecektir!

ben cennetlerimi kaydederim. öyle fotoğraf makinesine filan değil, ruhuma, ruhuma işlerim. orada kalır tüm yaşanmışlığıyla. o an hangi renkler vardı, ne yapılıyordu, ne yapılmak isteniyordu? ne geçiyordu aklımdan? bunların hepsi her teferruatıyla kayıtlara alınır. mahrem bir kutuda durur ve yalnız benim tarafımdan görülür. öyle ki cehennemlerin ortasında onları çağırdığım an gelirler, hemencecik orada biterler. dışarıdan bakınca anlamazsın. onlar benim ruhumun vazgeçilmezidirler. ben cennetteyimdir cehennemdeyken bedenim ve oflayan puflayan bin sömürgenin arasında bile o eşsiz tatilime gider gelirim. benim tatilim, benim bâkirim, hayalim, düşüm, mahremim, muhayyilem, utkum, kaçışım ve şarabım… evet, cennetlerim var benim.

kanaatiniz nedir?

%d blogcu bunu beğendi: