siyah çakılların ortasında tütün saranı gördün mü
yumurta kabukları çıtırdadı ayaklarımın dibinde
söğütlerin gölgesini, söğüde değen yelleri gördün mü
göğe tırmandı bakışlar, göğe baktık
kumsuz bir saatin içinde hangi sabaha uyandık
sabahları, kıpırdak elleri düşün
o ellerde terledi avuçlar ve o avuçlarda kıpırdadı eller
siyah çakılların üstünde koşan deli tayı gördün mü
düşün
büyür ölmemiş çocuklar, çocukluğunun bittiği yerde bekleyeni düşün
ve yine düşün
koşar taylar ve söğütler gölge düşürür yerlere
yeller değer söğüde, söğüt sallanır hafiften
bilir misin, gözünü açar açmaz görürsün hani
telaşsız bir sabah kum dolu bir saatte uyanmak gibi
güneşin yakması, havanın okşaması gibi
ürkek, yorulmaz dokunuşları gördün mü
hiç yorulmadılar ve hep ürktüler okşamaktan
uyumaları, çocuksu uyumaları düşün
tütün gibi sarılmak, sarmalanmayı
13.9.21.9