bazen bazı şeyler yazıcının dikkatine takılır da size bir şey sormadan sizi alır bir romana karakter yapar. başınıza geldi mi?
bazen sizi bin kişi, iki bin kişi okumuştur da sonra söylenmiştir yazılı olduğunuz bir romanda.
yazıcı nedense sizi yazmak istemiştir ve hiçbir sıra dışı özelliğiniz de yoktur ama belki sırf bu yüzden yazılmışsınızdır.
takva filminde “ona sıradanlığının sıra dışı olduğunu hatırlatmak gerek,” diyordu. ne doğru. bin kişinin baktığı hiç çekmedi dikkatimi. o kenarda, gölgede kalan görünmez puslu şey, beni hep kendine çekti çünkü pusluydu. kimsenin selam vermediği, kimsenin selamını almadığı… ve sorsan, kimsenin hatırlamadığı…
bir etik sorusu olabilir aslında: habersizce bir romana karakter yapılmak doğru mu? isminiz, cisminiz, yaşınız da gizlenirse? etik mi?
veya o yazılan şey hâlâ siz mi?
roman karakterim olanlar, romandaki mesleklerinden pek memnun olmadılar hiç ama ilham ilhamdır, yapan ben değilim; yaptırana sor.
bazen bazı şeyler o kadar sade, o kadar düşseldir ki bu dünyaya fazlasındır. olsan olsan roman karakteri olursun. ve şansın yoksa bana denk gelirsin.
bilirsin bilmezsin, ama okunursun.
daha fenâsı okursun da.
maalesef dünya…
roman karakterim olur musun?

“roman karakterim olur musun?” için bir yorum