mâbet ıslığının sonsuzluğu

yazan:

  • 2 dakikalık bir metin-

kentin çöktüğü mâbetti, ışıksız

ay ışığının yerde yaptığı birkaç şaka

ayna sandığımız şeyler camdı

duman solurduk, tozlara basardık

ulan, hayatsa hayattı

bizde sonuna kadar vardı

ıslıklı akşamın soyunduğu şey, eli boş bir sabahtı

kentin çöktüğü mâbetti, ışıksız

mâbette yankımız, kentte sessizlik

biri ki klişe bir şiir mısrasından fırlama betim

üçüncü el bir meyhâne masasına kazınmış sarhoşluk

veya ancak görmek zorunda kalanların gördüğü

kent duvarı mâşuklarına hitâbelerin hakkı

biri ki elinde keman, biri ki dilinde ıslık

birkaç duvar el değiştirmeden kulağımıza uğramayan cızırtı

kestiği şeylerin ne olduğunun bile farkında olmadan

sönmek adına şiirsiz bir şâirin kulak memesini buluyor

ıslığın sahibi keman çalar gibi yaparken

ne kadar kadim bir melodramda; habersiz

kenar mezarlık dimdik ayakta, bu dinletiye mıh

ıslık sahibi ussal, mekân tekil, zaman satıh

ritimdi, kalpti vesâire hani mâlûm

bu denli çok sevmek bana fenâ dokunuyor

kentin çöktüğü mâbetti, ışıksız

güzün akşamları saklanınca yaprakların altına

boş mâbet ağlamaya namzet, ıslıksız

ne vardı sanki hayatsa hayattı

bizde sonuna kadar vardı

açılmayan kapılarda dünden kalma uğultu

el feneri yolu sonlarında kılcal kahkaha leşleri

gözlerimi kapasam, kulaklarımı tıkasam

unutulmuş kamu köşelerindeki bir mâbette yaşasam

buranın tozu, aynası, karanlığı, kemanı

buranın, hani malum, ıslığı olsam

kemanlı bir ıslıkçı çıkagelse, zafer takından geçse

ıslık diye beni çalsa

kemanı çalar gibi yapsa

duvara çarpsam birkaç kez, kulaklarına sokulsam

ıslık diye beni çalsa

kemanı çalar gibi yapsa

31.10.8.38

kanaatiniz nedir?

%d blogcu bunu beğendi: