seçimlerim

  • 4 dakikalık bir metin-

çok kaotik göründüğüne bakmayın. iki şey var şu evrende hepi topu: seçtiklerim ve seçemediklerim.

1- hayata bakınca görürüz ki bir şeyleri değiştirebiliyoruz ama sadece bir şeyleri.

2- değişirebildiğim şeyler ve değiştiremediğim şeylerin ne olduğu sıklıkla karışıyor. ayırmak, emek istiyor. benim elimde olanlar sanki bazen değişmez bir kader gibi görünüyor da uzaktaki lüzumsuz mevzûlardan kendimi sorumlu tuttuğum oluyor.

3- boyum, güzelliğim, ailem, memleketim, soyum, ana dilim, zekâm, sağlığım benim elimde değil. maruz kaldığım birer küllî kaide, küllî irâde.

4- eşim, dinim, yaşadığım şehir, konuştuğum dil, intihar etmiyor olmak, duygularım, arkadaşlarım, mesleğim, giyimim, hayatımda tuttuklarım ve kovmadıklarım benim seçimlerim, cüz’i irâdem.

5- seçtiklerimi seçmiş olduğumu inkâr ediyorum kimi zaman çünkü korkuyorum özgürlükten ve güçten, hayatımı yönetiyor olmaktan ve kendimi inşâ etmekten. o yüzden mâsum bir kurban olarak onu bunu suçlayarak korkakça yaşamak bana rahatlık ve huzur veriyor.

6- bazen de beni hiç ilgilendirmeyen kadersel ve küllî meselelerle meşgul oluyor, boşuna saç yoluyor, parmak ısırıyorum. minicik gücüm imkânsızlar için gereksiz bir şikâyet ve öfke içine giriyor ve kronik “keşke” stresleri ile erken yaşlanıyorum.

7- hayattaki en büyük sır ve bilgelik budur ki eski bir duâdır; revize ettim: değiştirebileceklerim ve değiştiremeyeceklerim arasındaki farkı görebilmek için “akıl”, değiştirebileceklerim ile yüzleşebilmek için “varoluşçuluk”, değiştiremeyeceklerim için de “stoacılık” -ve tevekkül- gerekiyor.

8- elimde olmayanlar ile övünmek, ezik, zavallı ve becerisizlerin yaptığı, emeksiz bir avuntu biçimidir. meselâ soy ile övünmek… birisine elinde olmayanlar için övgüde bulunmak kaderi övmektir. meselâ güzellik, yakışıklılık… ancak emek ile övünebilir ve emeksizliği, tembelliği, korkaklığı eleştirebiliriz.

9- değiştirebileceklerim ile yargılanmak, ahlâksız veya ahlâklı sayılmak, övülmek isterim. yakışıklı olduğum için değil, iyi hissettirdiğim için sevilmek… babam zengin, soyum köklü, ben güzel gözlü isem bana ne ve sana ne! bunlar ben değil; maruz kaldıklarım…

10- “ben” seçimlerimim; “sen” derken de seçimlerindir kastettiğim.

doğuştan sâhip olduğun hakkı dilenme, çal; öfkelenme hakkın yoksa, affetmen hükümsüzdür; hür hissetmiyorsan sevilen şey, sen değilsin; ortada bir “sen” olması için “sen” tarafından seçilmiş bir şeylerin, tercihlerin olması gerekmektedir; ‘aptal’ olduğunu söyleyene “kader” diye cevap ver ama “ahlâksız” olduğun söylenirse ciddiye al; var olduğun için utanma fakat gurur da duyma; ailelik eden aileye minnet duy çünkü cinsel ilişki yaşarlarken ailenin istediği sen değildin, bir bebekti; kimseyi akraban olduğu için sevme; sevmek için de nefret için de sebepler ara; sana yapılan zulme susman da seni dilsiz şeytan yapan bir şeydir; sadece mecbur olunmayan şeyler ikramdır ve teşekkürü hak eder; hakkını, maaşını, emeğinin karşılığını alırken teşekkür etme; yaşadığın, var olduğun, yer kapladığın için özür de dileme, teşekkür de etme; senin üzerindeki emeklerini başına kakmış olanın kakması sırasında aldığı şeytansı haz, ücretidir, ödenmiştir; sen kendin olduktan sonra etrafında kalanlara bak, diğerleri firedir, teleftir; sana senin müsâaden olmadan iyiliğin için de olsa yapılan her şey kötülüktür.

gökyüzünün mavi oluşu veya güneşin her gün doğuşunun hesabını bana sormazsın ama mesleğimi ve bugün niçin siyah giydiğimi sorabilirsin bana. bir cevabım yoksa da bir tercihim var.

niçin falanca ile evlendiğimi, çocuk sayısı tercihimi, yaşadığım şehrin sebebini sorarsın; cevapları hazırlamamış olsam da tercihleri yapmışım demektir farkında olarak, olmayarak.

“cinsel tercih” gibi laflar da zorlamadır ayrıca. kim etmiş tercih?

niçin filâncaya âşık olduğumu soramazsın çünkü ben seçmedim aşkı ve niçin ölümden korktuğumu, acıktığımı, susadığımı, yaşadığımı. kum saatinin taneleri tek tek düşer ve ölüme giderim ve bunu da ben seçmedim; maruz kaldım aşk gibi ölüme de doğuma da. beni doğuranlara bu yüzden teşekkür etmedim.

gözlerimin rengini sorma bana; denizleri boyayan ressam boyamış onları ama gözlerimin baktığı yönün hesabını veririm. göğe bakıyorum, sinekler cızırtı yapsa da yerden bana.

beni sevdiğini söylüyorsun; hırkam ve kalkanımdan yok başka şeyim. bu yüzden zenginliğimi sevmediğini bilirim ama bedenimse sevdiğin, onu bana veren ben değilim. benim seçmediğimi seviyorsan manzarayı izlemek kabilinden zevk alıyorsun ve benden hâriç, benden âzâde bir şey yaşıyorsun. zekâmdan bahsettiğini duyuyorum ama onu da bu kelleye bohçalayıp tıkıştıran değilim. söyle, nedir seçtiklerimden senin sevdiğin?

atalarınla övündüğünü görüyorum suratını görmediğin. atların üstünde kahramanlık yapmışlar ve kılıçlarla herkesi doğramışlar. ölmüşler yaşarken sen yoktun ve seçmiyordun bir şeyler. el âlemin eyleminin nesi ile övünüyorsun? ya da utanıyor musun onlar arasındaki tecavüzcü, hırsız, aşağılık olanlardan. o ölmüşler niçin utanç vermiyor sana? sana yaptıklarını, kendi yaptıklarını sorarım. ölmüşleri anlatma bana. 

kurban rolün için yılın tiyatrocusu seçildin mi? nasıl da edilgen, nasıl da mazlûmsun. olan bitenleri izleyen -canım benim- mâruz kalansın. sürüklendin, yuvarlandın, dövüldün ve itildin de bu oldun. hani seçtiklerin? yazgının el yazısı seninkinden daha güzel; boşuna yorulma, taklit edemiyorsun. bu çukuru ben seçtim, de, kurtul.   

“seçimlerim” için 3 yorum

kanaatiniz nedir?

%d blogcu bunu beğendi: